Bir hastanede temizlik personeli olarak çalışan işçi emekli olduktan sonra kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti ve genel tatil ücreti alacakları için dava açtı. Yerel mahkeme davacının 17 yıl çalışması boyunca hak etmiş olduğu 314 gün yıllık izin süresinden çalışma hayatı boyunca 26 gün izin kullandığını, bakiye 288 gün için yıllık izin ücreti ödenmesine karar verdi. Bunun üzerine davalı taraf yerel mahkemenin kararını temyize götürdü.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi yapılan temyiz incelenmesinde bir işçinin tüm çalışma hayatı boyunca hiç izin kullanmamasının hayatın olağan akışına ters olduğuna hükmederek yerel mahkemenin kararını bozdu.
Yıllık izinlerin kullandırıldığının kanıtı işverene aittir
Yerleşik Yargı kararlarına göre yıllık izinlerin kullandırıldığının kanıtı işverene aittir. İşveren izin kullandırdığı personele izin formları düzenlemesi gerekmektedir. Ayrıca yıllık izin cetveli ile izinlerin takibini yapması gerekmektedir. İş akdinin feshinden sonra işçinin hak ettiği izinlerden kullandırılmayanlar fesihle beraber ücrete dönüşür. İşveren işçinin yıllık izinlerini kullandığını iddia ediyorsa izin formu veya eşdeğer belgelerle kullandırıldığını kanıtlaması gerekmektedir.
Açılan davada 17 yıl hizmet süresi bulunan işçi sadece 26 gün izin kullandığını, bunun dışında izin kullanmadığını iddia etti. Ancak işveren işçinin 288 gün izin kullandığını izin formu veya eşdeğer belgelerle kanıtlayamadı. Bunun üzerine yerel mahkeme işveren tarafından kullandırıldığı kanıtlanamayan izinlere ilişkin ücretin ödenmesine hükmetti.
Yapılan temyiz incelenmesinde Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tüm hizmet süresi boyunca işçinin izin kullanmadan çalışmasının hayatın olağan akışına ters olduğunu belirterek yerel mahkemenin kararını bozdu.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin kararının tam metni aşağıda yer almaktadır.
T.C.
YARGITAY
DOKUZUNCU HUKUK DAİRESİ
Esas | : 2018/4724 |
Karar | : 2021/297 |
Tarih | : 12.01.2021 |
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bakanlığa bağlı … … Hastanesinde 1998-2016 yılları arasında temizlik elamanı olarak çalıştığı, emeklilik sebebiyle işten ayrıldığı, genel tatil çalışması yaptığı halde ücretinin ödenmediği iddiası ile kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkeme, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanarak davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
İstinaf:
Kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge adliye mahkemesince, davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile davalının ıslaha karşı zamanaşımı itirazının değerlendirilmemiş olması hatalı olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilerek yeniden hüküm kurulmuştur.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, hükmü temyiz eden davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
Taraflar arasında davacının yıllık izin ücreti alacağının bulunup bulunmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.4857 sayılı Kanun’un 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 31. maddesinde, hakimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup, madde uyarınca, hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davalıya ait işyerinde 17 yıl 8 aylık çalışması bulunan davacının hak ettiği 314 günlük izin süresinden çalışma süresi boyunca 26 gün izin izin kullandığı kabulüne göre bakiye 288 günlük yıllık ücretli izin karşılığı alacak hesabı yapılmıştır. Davacının çalışma süresi boyunca sadece 26 gün ücretli izin kullanmış olması hayatın olağan akışına aykırı olduğundan, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 31. maddesi uyarınca hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında 17 yıl boyunca izin kullanıp kullanmadığı hususunun davacı asile açıklattırılması, davacı beyanı ile tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Dosya içeriğine göre, davacının emeklilik sebebi ile iş sözleşmesini feshettiği, ancak kuruma başvurduğunu işverene belgelemediği anlaşılmaktadır. Bu durumda kıdem tazminatına fesih tarihinden değil dava tarihinden itibaren faiz yürütülmelidir. Bu yön gözetilmeden kıdem tazminatına fesih tarihinden faiz yürütülmesi hatalı olup ayrı bir bozma nedenidir. SONUÇ: Temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 12/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi