Mahkemece bozma öncesi yapılan yargılama hükme dayanak alınan raporda davacının haftalık 45 saati geçen çalışması olmadığı değerlendirilerek bu alacak talebinin yerinde olmadığı belirlenmiştir. Bozma sonrası ise tanık beyanlarına göre davacının fazla mesai yaptığı kabulüyle hesaplamaya yapılmıştır. Ancak, davalı özel okulda Almanca öğretmenliği yapan davacının ücretlendirilmesi ders saati üzerinden gerçekleşmektedir. Davacı, sözleşmesinde belirlenen haftalık ders saatinden daha fazla sayıda derse girdiğini iddia etmemiş, okulda kaldığı sürenin haftalık 45 saati aştığı iddiasıyla fazla mesai ücretine hak kazandığını iddia etmiştir. Hatta 2008 ile 2013 yılları arası dönemde branşında zümre başkanı olarak görevlendirilmesi sebebiyle ders sayısının azaltıldığını ancak okulda bulunma süresinin arttığını ileri sürmüştür. Ne var ki, fazla mesai ücretine hak kazanıldığı iddiasının ispatı hususunda dinletilen davacı tanıklarından … kendi mesaisinin saat 16:00’ya dek sürdüğünü beyan etmiş olmakla, bu saatten sonra kendisi davalı okul işyerinden ayrıldığından davacının saat kaça dek işyerinde kaldığına ilişkin gözleme dayalı bilgi sahibi değildir. Diğer davacı tanığı … ise kendisi sınıf öğretmeni olup, davacının çalışma saatleri bakımından yine doğrudan görgüye dayalı beyanda bulunmadığı gibi, davacının ne gerekçeyle ve hangi sıklıkla okulda kaldığına dair açıklamada bulunmaksızın “genellikle” şeklinde somut olmayan ifadeler kullanmıştır. Bununla birlikte davacının iddiasının aksine …’da bulunan özel okullarda eğitimin tam gün sürmesi nedeniyle öğlen 1 saat yemek arası verilmesi yerleşik bir uygulama olup, davalı okulda aksi yönde uygulama olduğuna dair bir delil de bulunmamaktadır. Dosya kapsamına göre davacının fazla mesai ücret talebinin reddi gerektiği anlaşılmakla, yazılı şekilde kabule dair verilen karar hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
YARGITAY
DOKUZUNCU HUKUK DAİRESİ
Esas | : 2022/1348 |
Karar | : 2022/3208 |
Tarih | : 10.03.2022 |
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 04.09.2002 tarihinde davalı işveren nezdinde Almanca öğretmeni olarak çalışmaya başladığını, ücret alacaklarının ödenmemesi sebebiyle iş akdini haklı nedene dayalı olarak 25.07.2013 tarihinde feshettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile fazla mesai ücreti, hafta sonu çalışma ücreti, zümre başkanlığı ücret farkı, eğitim öğretim ödeneği ve yabancı dil tazminatı alacaklarının davalıdan tahsiline hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davacı tarafça ispat olunamadığı gerekçesiyle fazla mesai ücreti, hafta sonu çalışma ücreti ve zümre başkanlığı ücret farkı talepleri reddedilerek, kıdem tazminatı, eğitim öğretim hazırlık ödeneği ve yabancı dil tazminatı alacakları bakımından; davacı vekilinin süre verilmesine rağmen usuli işlemleri süresinde tamamlamadığı açıklanmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 05.11.2019 tarih, 2016/19997 esas 2019/20198 karar sayılı ilamı ile davalının tüm, davacının diğer temyiz itirazları reddedilerek, özetle; davacı tarafından kısmi dava şeklinde açılan alacak davasında, 05.11.2015 tarihli bilirkişi raporuna karşı itirazda bulunularak bilirkişiden ek rapor alınması talebinde bulunan davacı vekiline Mahkemece varsa usulü işlemlerini tamamlaması için 17.02.2016 tarihli duruşmada iki haftalık süre verilerek duruşma 20.04.2016 tarihine bırakılmıştır. 20.04.2016 tarihinde gerçekleşen son celsede ise davacı vekilinin ek rapor talebini yineleyerek, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde davanın kısmen ıslahı için süre verilmesini istemesine karşın, mahkeme tarafından usulü işlemler için süre verildiği belirtilerek dava dilekçesinde talep edilen tutarlara göre karar verilmiştir. Oysa, davacı vekilinin 05.11.2015 tarihli rapora karşı itirazları doğrultusunda bilirkişiden ek rapor alınması yönündeki talebi hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmeksizin, davacı tarafça talep edilmemesine rağmen usulü işlemler bakımından süre verilmesi, üstelik bu sürenin neye dair verildiğinin de açıklıkla belirtilmemesi ve davacının ıslah için süre talebinin gereğinin yerine getirilmemesi isabetsiz olup, davasını ıslah edebilmesi için imkan tanınması gerekir. Her ne kadar bozma sonrası ıslah işlemi yapılamamaktaysa da, davacının bozma öncesi ıslah işlemini yapabilmesi mahkemenin hatalı uygulaması nedeniyle mümkün olamadığından, davacıya bozma sonrası ıslah işlemini yapması için imkan tanınması gerekir. Mahkemece yapılması gereken, davacının ek rapor alınması yönündeki istemi hususunda bir karar verilerek, davacının talebi gereği ıslah işleminin yapılabilmesi için gerekli sürenin verilmesi şeklinde olmalıdır. Aksi yönde yazılı biçimde verilen karar hatalıdır, şeklinde bozma kararı verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulduğu belirtilmek suretiyle yapılan yargılamada davacının ek rapor alınması talebinin reddine karar verilerek, Yargıtay bozma ilamı ve davacı vekilinin beyanları doğrultusunda yeni bir bilirkişiden rapor alınmasına karar verilerek, neticede alınan kök ve ek raporlar doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının fazla mesai ücret alacağına hak kazanıp kazanamadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece bozma öncesi yapılan yargılama hükme dayanak alınan raporda davacının haftalık 45 saati geçen çalışması olmadığı değerlendirilerek bu alacak talebinin yerinde olmadığı belirlenmiştir. Bozma sonrası ise tanık beyanlarına göre davacının fazla mesai yaptığı kabulüyle hesaplamaya yapılmıştır. Ancak, davalı özel okulda Almanca öğretmenliği yapan davacının ücretlendirilmesi ders saati üzerinden gerçekleşmektedir. Davacı, sözleşmesinde belirlenen haftalık ders saatinden daha fazla sayıda derse girdiğini iddia etmemiş, okulda kaldığı sürenin haftalık 45 saati aştığı iddiasıyla fazla mesai ücretine hak kazandığını iddia etmiştir. Hatta 2008 ile 2013 yılları arası dönemde branşında zümre başkanı olarak görevlendirilmesi sebebiyle ders sayısının azaltıldığını ancak okulda bulunma süresinin arttığını ileri sürmüştür. Ne var ki, fazla mesai ücretine hak kazanıldığı iddiasının ispatı hususunda dinletilen davacı tanıklarından … kendi mesaisinin saat 16:00’ya dek sürdüğünü beyan etmiş olmakla, bu saatten sonra kendisi davalı okul işyerinden ayrıldığından davacının saat kaça dek işyerinde kaldığına ilişkin gözleme dayalı bilgi sahibi değildir. Diğer davacı tanığı … ise kendisi sınıf öğretmeni olup, davacının çalışma saatleri bakımından yine doğrudan görgüye dayalı beyanda bulunmadığı gibi, davacının ne gerekçeyle ve hangi sıklıkla okulda kaldığına dair açıklamada bulunmaksızın “genellikle” şeklinde somut olmayan ifadeler kullanmıştır. Bununla birlikte davacının iddiasının aksine …’da bulunan özel okullarda eğitimin tam gün sürmesi nedeniyle öğlen 1 saat yemek arası verilmesi yerleşik bir uygulama olup, davalı okulda aksi yönde uygulama olduğuna dair bir delil de bulunmamaktadır. Dosya kapsamına göre davacının fazla mesai ücret talebinin reddi gerektiği anlaşılmakla, yazılı şekilde kabule dair verilen karar hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Davacının Almanca zümre başkanı olarak ek ücret talebine dayanak bir sözleşme ya da işyeri uygulaması bulunmadığının anlaşılmasına göre, davacının davalı işyerinden ayrıldıktan sonra çalışmaya başladığı farklı bir okul tarafından kendisine ek ücret ödendiğine dair sunduğu ücret bordrosuna dayanılarak hesaplama yapılan rapor doğrultusunda alacağa hükmolunması da isabetli değildir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 10.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.